Kübizm nedir 5. sınıf ?

Hasan

Global Mod
Mod
Kübizmin Renkli Aynasında Bir Gün: Zeynep ve Arda’nın Hikâyesi

Merhaba sevgili forum dostları,

Bugün size sıradan bir okul gününün, nasıl bir sanat serüvenine dönüştüğünü anlatmak istiyorum. Bu hikâye, sanatın sadece tuvalde değil, zihinlerde de şekillendiğini gösteren küçük bir anı…

Zeynep, 5. sınıfa giden, resim yapmayı seven ama kurallara sıkışmaktan hoşlanmayan bir öğrenciydi. Renkleri özgürce kullanmayı severdi; mavi gökyüzünü pembe, elmayı mor yapabilirdi. Bir gün öğretmeni “Bu hafta Kübizm’i öğreneceğiz.” dediğinde, Zeynep’in aklında tek bir soru yankılandı: “Kübizm de neydi ki?”

---

Bir Fırça Darbesiyle Başlayan Merak

O gün derste öğretmen, sınıfa Picasso’nun Les Demoiselles d’Avignon adlı tablosunu gösterdi. Renkler, yüzler, şekiller… Hepsi sanki puzzle parçaları gibiydi. Arda — sınıfın teknoloji meraklısı öğrencisi — el kaldırdı:

“Hocam, neden yüzleri böyle parçalara bölmüş? Bilgisayar bozulmuş gibi duruyor!”

Sınıf gülüşürken öğretmen gülümsedi:

“İşte Kübizm tam da bu yüzden doğdu Arda. Sanatçılar dünyayı tek bir açıdan görmek istemediler. Her şeyi aynı anda, farklı yönlerden göstermek istediler.”

Bu açıklama Zeynep’in zihninde bir ışık yaktı. “Demek ki bir elmayı sadece önünden değil, içinden de görebilirim,” diye düşündü. Arda ise hemen bir strateji kurdu: “Ben o zaman üç boyutlu bir Kübist model yaparım!”

---

Zihinlerdeki Galeri: Erkekler Mantığı, Kadınlar Kalbiyle Çizdi

Zeynep ve Arda bir ekip kurdular. Sınıf projesi olarak “Kübist Bir Sınıf Panosu” hazırlayacaklardı.

Zeynep renklerin duygusunu hissediyor, figürleri yumuşak geçişlerle canlandırıyordu. Arda ise geometrik şekilleri cetvelle ölçüp yerleştiriyor, hangi açıdan bakıldığında daha ilginç olacağını hesaplıyordu.

Bir gün aralarında küçük bir tartışma çıktı:

“Zeynep, bu köşedeki üçgen fazla eğik, dengesiz görünüyor.”

“Belki de o dengesizlik yüzünden güzel Arda! Tıpkı hayat gibi, biraz dağınık ama anlam dolu.”

İşte o an öğretmen yaklaştı ve dedi ki:

“Sanatın özü burada gizli çocuklar. Zeynep’in empatisiyle Arda’nın stratejisi birleştiğinde, gerçek bir denge ortaya çıkar. Tıpkı Picasso’nun ‘Analitik Kübizm’ döneminde yaptığı gibi.”

---

Tarihin Aynasında Kübizm

Kübizm, 20. yüzyılın başlarında Fransa’da doğmuştu. Picasso ve Braque, o dönemin savaşlar, değişen toplumlar ve hızla gelişen şehirleri karşısında yeni bir ifade biçimi arıyorlardı. Geleneksel bakış açısını yıkıp, dünyayı birden fazla yönden gösteren bir sanat akımı yarattılar.

Zeynep bu bilgileri araştırırken, kendi defterine şu notu yazdı:

> “Kübizm, aslında insanın dünyayı anlamlandırma çabasıymış. Herkes aynı şeye bakar ama herkesin gördüğü farklı olur.”

Arda ise tarihsel süreci kronolojik olarak sıraladı, “Analitik Kübizm” ve “Sentetik Kübizm” dönemlerini ayırdı, hatta kısa bir sunum bile hazırladı.

Zeynep duygularla anlatırken, Arda mantıkla düzenliyordu. Ve ikisi bir araya geldiğinde, sanat sadece bir tablo değil, bir düşünce biçimine dönüşüyordu.

---

Bir Günlük Sergi: Kübist Rüyalar

Okulun sanat günü geldiğinde, herkes projelerini sergiledi. Ancak Zeynep ile Arda’nın çalışması farklıydı. Pano, birbirinden kopuk gibi görünen ama bir bütün oluşturan parçalardan oluşuyordu. Ortada bir şehir vardı — köprüleri eğri, binaları yamuk, gökyüzü ise maviyle kırmızı arasında kararsızdı.

Yanına bakanlar şaşırıyordu:

“Bu ne? Şehir mi, hayal mi?”

Zeynep gülümseyerek cevapladı: “Belki ikisi de. Çünkü bazen gerçeği anlamak için onu parçalara ayırmamız gerekir.”

Arda ise hemen ekledi: “Ve o parçaları doğru yerleştirmek için biraz strateji şart!”

Öğretmenleri projeyi yılın en özgün çalışması seçti. Çünkü sadece Kübizm’i anlatmamışlardı — onu yaşamışlardı.

---

Kübizmin Günümüze Mesajı

Kübizm, sadece bir sanat akımı değil, bir düşünme biçimidir. Dünyayı tek yönden değil, farklı açılardan görmeyi öğretir.

Zeynep ve Arda’nın hikâyesi, bize şunu hatırlatır:

Birisi duygularla, diğeri planla yaklaşsa bile; asıl güzellik bu iki dünyanın buluştuğu yerde doğar.

Bugün teknoloji, sosyal medya, hızlı yaşam… Her şey bizi tek bir bakış açısına zorluyor. Oysa Kübizm bize diyor ki:

> “Gerçeği anlamak istiyorsan, onu farklı yönlerden görmeye cesaret et.”

---

Son Söz: Senin Kübist Bakışın Ne Olurdu?

Şimdi bir düşün:

Eğer sen bir Kübist tablo yapsaydın, hangi anını parçalayarak yeniden şekillendirirdin?

Bir dostluğun, bir hayalin, bir anının farklı yönlerini aynı anda göstermek mümkün olsaydı, hangisini seçerdin?

Kübizm’in büyüsü belki de tam burada gizli — bizlere tek bir doğrunun değil, çoklu gerçeklerin var olduğunu hatırlatıyor.

Zeynep ve Arda’nın hikâyesi küçük bir okul gününden ibaret görünse de, içinde insanlığın en büyük sorusunu barındırıyor:

“Dünyayı nasıl görüyorsun?”

Belki de cevap, her birimizin kendi Kübist tablosunda saklıdır.

---

Kaynakça:

- Pablo Picasso, Les Demoiselles d’Avignon (1907)

- Georges Braque, Violin and Candlestick (1910)

- Gombrich, E. H., Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, 2021.

- Kendi gözlemlerim: Modern sanat sergisi, İstanbul Modern, 2023.
 
Üst