ahmetbeyler
New member
İnsan bedeni tam manasıyla karmaşık fakat bir o kadar da tertipli bir yapı ve alışılmış ki de çok kırılgan. Bilimsel araştırmalara göre insan bedeni, en düzgün performansını deniz düzeyinde sergiliyor. Aşağı yahut üst gittiğimizde çeşitli sorunlar yaşıyoruz.
‘Yukarı çıktığımızda ne oluyor?’ sorusunu yanıtlamak için Everest Dağının tepesinde bulunan ‘ölüm alanı’ olarak bilinen tepesinde insan bedenine neler olduğuna bakabiliriz.
8.848 metre yükseklikte olan Everest Tepesinde insan bedenine ne olur?
İnsan bedeni için en ülkü oksijen düzeyi, deniz düzeyidir. Burada beynimiz ve akciğerlerimiz ziyan görmeden oksijen tüketebilir. Lakin neredeyse 9 kilometre yükseklikte olan dorukta oksijen düzeyi fazlaca düşüktür.
Deniz düzeyindeki hava, %21 oranında oksijen molekülü barındırır lakin 3.600 metre yüksekliği geçtikten daha sonra bu oran %40 oranında düşer. Oksijensizlik de büyük hayat riskleri taşır. Kanınızdaki oksijen ölçüsü muhakkak bir düzeyin altına düştüğünde, kalp atış suratınız dakikada 140 atışa kadar çıkarak kalp krizi riskinizi artırır.
Yüksek irtifada geçen müddet boyunca beden, bunu telafi etmek için daha fazla hemoglobin (alyuvarlardaki oksijenin akciğerlerden bedenin geri kalanına taşınmasına yardımcı olan protein) üretmeye başlar. Fakat epey fazla hemoglobin kanınızı kalınlaştırarak kalbin bedene kan pompalamasını zorlaştırabilir. Bu, felce yahut ciğerlerinizde sıvı birikmesine yol açabilir.
Bu sebepledir ki dağcılar, belli bir yüksekliği geçtikleri vakit oksijen tüpü kullanmaya başlarlar. Kullanmadıkları takdirde oksijen düzeyi düşük olduğundan beyninizdeki hücreler oksijensizlikten teker teker ölmeye başlar. 2019 yılında 11 dağcı Everest dağında tam da bu sebepten dolayı hayatlarını kaybettiler.
Üstelik bu ‘ölüm alanı’ denilen kısım yalnızca Everest Dağında değil, 3.500 metrede yükseklikten daha sonraki yüksekliklerin tamamında bulunur. Bu sebeple bir dağ gezisi sırasında seyahatinizi epeyce uzun tutmamanız gerekmektedir.
‘Yukarı çıktığımızda ne oluyor?’ sorusunu yanıtlamak için Everest Dağının tepesinde bulunan ‘ölüm alanı’ olarak bilinen tepesinde insan bedenine neler olduğuna bakabiliriz.
8.848 metre yükseklikte olan Everest Tepesinde insan bedenine ne olur?
İnsan bedeni için en ülkü oksijen düzeyi, deniz düzeyidir. Burada beynimiz ve akciğerlerimiz ziyan görmeden oksijen tüketebilir. Lakin neredeyse 9 kilometre yükseklikte olan dorukta oksijen düzeyi fazlaca düşüktür.
Deniz düzeyindeki hava, %21 oranında oksijen molekülü barındırır lakin 3.600 metre yüksekliği geçtikten daha sonra bu oran %40 oranında düşer. Oksijensizlik de büyük hayat riskleri taşır. Kanınızdaki oksijen ölçüsü muhakkak bir düzeyin altına düştüğünde, kalp atış suratınız dakikada 140 atışa kadar çıkarak kalp krizi riskinizi artırır.
Yüksek irtifada geçen müddet boyunca beden, bunu telafi etmek için daha fazla hemoglobin (alyuvarlardaki oksijenin akciğerlerden bedenin geri kalanına taşınmasına yardımcı olan protein) üretmeye başlar. Fakat epey fazla hemoglobin kanınızı kalınlaştırarak kalbin bedene kan pompalamasını zorlaştırabilir. Bu, felce yahut ciğerlerinizde sıvı birikmesine yol açabilir.
Bu sebepledir ki dağcılar, belli bir yüksekliği geçtikleri vakit oksijen tüpü kullanmaya başlarlar. Kullanmadıkları takdirde oksijen düzeyi düşük olduğundan beyninizdeki hücreler oksijensizlikten teker teker ölmeye başlar. 2019 yılında 11 dağcı Everest dağında tam da bu sebepten dolayı hayatlarını kaybettiler.
Üstelik bu ‘ölüm alanı’ denilen kısım yalnızca Everest Dağında değil, 3.500 metrede yükseklikten daha sonraki yüksekliklerin tamamında bulunur. Bu sebeple bir dağ gezisi sırasında seyahatinizi epeyce uzun tutmamanız gerekmektedir.