ahmetbeyler
New member
İlaç sanayisinde sömürülen hayvanlardan biri de deniz ve acı sularda yaşayan at nalı yengeçleri… Bu yengeçlerin mavi renkli kanları ilaç dalında aşı, ilaç ve tıbbi aygıtların tehlikeli bakteriyel toksinler içermediğinden emin olunması için kullanılıyor.
Her yıl binlerce at nalı yengeci bu münasebetle yakalanıyor. İlaç bölümünde çok büyük bir pazar alanına sahip olan bu kan, at nalı yengeçlerinin hayatlarını tehdit ediyor. Bilim insanları, yetkililere birebir fonksiyona sahip sentetik unsurun kullanılması konusunda davette bulunuyor.
Daha bilimsel bir metot mümkün
Global ilaç ve tıp sanayisi, aşı ya da çeşitli tıbbi gereçlerin hastalıklara niye olabilecek bakterileri içerip içermediğinden emin olmak için at nalı yengecinin kanını kullanıyor. Test sırasında kan, şayet var ise ziyanlı yapıların etrafında pıhtılaşarak varlıklarını işaretliyor. Bölümde son derece kıymetli bir yere sahip kan, beraberinde önemli bir pazar oluşturuyor. Bu da daha fazla at nalı yengecinin kanları için tutsak edilmesine katkı sağlıyor.
Birinci duyduğunuzda bu canlıların insan hayatı için son derece değerli olduğunu düşünülebilirsiniz. Lakin aşı ya da gibisi ilaçların test edilmesinin, insanlara ziyan verip vermemesinin anlaşılmasını sağlayan tek şey at nalı yengeçlerinin kanları değil. Singapur Üniversitesi’nden biyologlar 1990 yılında, birebir fonksiyona sahip ve en az yengeç kanı kadar tesirli bir alternatif üretmeyi başardı. Rekombinant Faktör C (rFC) isimli sentetik husus şu anda ticari olarak mevcut.
Avrupa Birliği ülkeleri ve Çin dahil yaklaşık 60 ülke at nalı yengecinin kanı yerine rFC isimli maddeyi onayladı. Fakat bir daha de hala sırf Amerikan biyomedikal şirketi Atlantik Eyaleti Deniz Balıkçılık Komisyonu’nun kontrolü altında yılda yaklaşık 500.000 at nalı yengeci yakalanıyor. 450 milyar yıldır hayatlarını sürdüren at nalı yengeçlerinin nüfusunda, son senelerda bu sebeple yüzde 30 azalma görüldü. Araştırmacılar at nalı yengeçlerinin kanları alındıktan daha sonra denize bırakılsa da bu süreçlerden dolayı epey sayıda yengecin ömrünü kaybettiğini vurguluyor.
Jenerasyonu tükenmekte olan cinslerin genetik olarak kurtarılmasıyla biyoçeşitliliği muhafazayı hedefleyen kâr emeli gütmeyen kuruluş Revive&Restore’un kurucu ortağı Ryan Phelan, “At nalı yengeci yerine yeni teknolojiyi benimseyen rastgele bir ilaç şirketi daha yeterli kalite denetimine ve daha güzel bilimsel çıktıya sahip olacaklar. Ayrıyeten ekosistem için gerçek olanı yaptıkları için kendilerini daha uygun hissedecekler.” dedi.
Her yıl binlerce at nalı yengeci bu münasebetle yakalanıyor. İlaç bölümünde çok büyük bir pazar alanına sahip olan bu kan, at nalı yengeçlerinin hayatlarını tehdit ediyor. Bilim insanları, yetkililere birebir fonksiyona sahip sentetik unsurun kullanılması konusunda davette bulunuyor.
Daha bilimsel bir metot mümkün
Global ilaç ve tıp sanayisi, aşı ya da çeşitli tıbbi gereçlerin hastalıklara niye olabilecek bakterileri içerip içermediğinden emin olmak için at nalı yengecinin kanını kullanıyor. Test sırasında kan, şayet var ise ziyanlı yapıların etrafında pıhtılaşarak varlıklarını işaretliyor. Bölümde son derece kıymetli bir yere sahip kan, beraberinde önemli bir pazar oluşturuyor. Bu da daha fazla at nalı yengecinin kanları için tutsak edilmesine katkı sağlıyor.
Birinci duyduğunuzda bu canlıların insan hayatı için son derece değerli olduğunu düşünülebilirsiniz. Lakin aşı ya da gibisi ilaçların test edilmesinin, insanlara ziyan verip vermemesinin anlaşılmasını sağlayan tek şey at nalı yengeçlerinin kanları değil. Singapur Üniversitesi’nden biyologlar 1990 yılında, birebir fonksiyona sahip ve en az yengeç kanı kadar tesirli bir alternatif üretmeyi başardı. Rekombinant Faktör C (rFC) isimli sentetik husus şu anda ticari olarak mevcut.
Avrupa Birliği ülkeleri ve Çin dahil yaklaşık 60 ülke at nalı yengecinin kanı yerine rFC isimli maddeyi onayladı. Fakat bir daha de hala sırf Amerikan biyomedikal şirketi Atlantik Eyaleti Deniz Balıkçılık Komisyonu’nun kontrolü altında yılda yaklaşık 500.000 at nalı yengeci yakalanıyor. 450 milyar yıldır hayatlarını sürdüren at nalı yengeçlerinin nüfusunda, son senelerda bu sebeple yüzde 30 azalma görüldü. Araştırmacılar at nalı yengeçlerinin kanları alındıktan daha sonra denize bırakılsa da bu süreçlerden dolayı epey sayıda yengecin ömrünü kaybettiğini vurguluyor.
Jenerasyonu tükenmekte olan cinslerin genetik olarak kurtarılmasıyla biyoçeşitliliği muhafazayı hedefleyen kâr emeli gütmeyen kuruluş Revive&Restore’un kurucu ortağı Ryan Phelan, “At nalı yengeci yerine yeni teknolojiyi benimseyen rastgele bir ilaç şirketi daha yeterli kalite denetimine ve daha güzel bilimsel çıktıya sahip olacaklar. Ayrıyeten ekosistem için gerçek olanı yaptıkları için kendilerini daha uygun hissedecekler.” dedi.