ahmetbeyler
New member
Amerika Birleşik Devletleri’nin Missouri eyaletinde bulunan Kansas City’de yaşayan 56 yaşındaki bir çiftçinin 7 yıl evvel başına gelen bir olay yardımıyla insanların daha evvel olmadığı biçimde kırmızı ete karşı alerji geliştirebilmesinin mümkün olduğu ortaya çıktı.
Hamburger yedikten saatler daha sonra belinde ve kollarında kızarıklar fark eden bahtsız adam birinci olarak bunun niçinini anlamadı; sonuçta bahsi geçen alerjinin yani Alfa-gal sendromunu (AGS) semptomlarını sıradan bir kene ısırığından ayırt etmek pek de kolay değil. Kurdeşen ve kızarıklıklar her ortasında et bulunan bir yemek yediğinde ortaya çıkmıyor ya da bir hafta ortasında birkaç kere ortaya çıkabiliyor ve hatta nadiren bu sıkıntılara nefes darlığı da eşlik ediyordu. Mevsimsel alerjiler ve 21 yaşında kaptığı HIV hastalığı sebebiyle çok karmaşık bir hastalık geçmişine sahip olan adam, senelerca semptomları için bir fazlaca doktora görünse de hastalığına kesin bir tespit konulamamıştı. Şimdiye kadar.
ABD’nin kimi bölgelerinde yaşayan insanların yaklaşık yüzde 3’ü AGS semptomları gösteriyor
senelerca şikayetleri sebebiyle doktora gitmek zorunda kalan adama bir hayli tahlil önerildi. Kıyafetlerini yıkadığı deterjanını değiştirdi ve yeni kıyafetler aldı; lakin bu tedbirler hiç bir işe yaramadı. Besin alerjisi olabileceği mümkünlüğü ise daha tabip ziyaretlerinin en başında listeden çıkarıldı; zira adamın başına gelenin tersine, bir yiyeceğe alerjiniz olduğunda semptomları yiyeceği yedikten saatler daha sonra değil dakikalar ortasında gösterirsiniz. Öte yandan bu adamın başına gelen şey daha evvel duyulmamış bir olay da değil. ABD’nin kimi bölgelerindeki nüfusun yaklaşık yüzde 3’ünün AGS ile alakalı çeşitte semptomlara sahip olduğu bildiriliyor; lakin yaygınlığı hakkında hala daha fazlaca az şey biliniyor. Hiç elbet insanlık tarihi boyunca uzanan bir hastalık için araştırmacılar ise yalnızca son 20 yıldır ayrıntılı araştırmalar yapıyor.
2002 yılında, kanser ilacı cetuximab ile tedavi edilen kanser hastalarında alerjik yansılara dikkat çeken alerji araştırmacısı Thomas Platts-Mills belli etlere ve et mamüllerine karşı alerjik tepki yaşadığını sav eden şahıslarla karşılaşmış; fakat o sırada ikisi içinde rastgele bir irtibat kuramamıştı. Ortadan geçen senelerla birlikte ABD’de önemli cetuximab tepkileri olayları da artış göstermeye devam etti. En sonunda 2008 yılında Platts-Mills, sorunun temel niçininin galaktoz-alfa-1,3-galaktoz ismi verilen bir karbonhidrata karşı IgE antikor reaksiyonu, yani özetlemek gerekirse alfa-gal sendromu olduğunu tespit etti. İnsanlarda bulunmasa da bir epey çeşitli hayvanda bulunan bir şeker olan alfa-gal; bir biçimde kemoterapi tedavisini elde etmek için kullanılan transgenik farelerden transfer ediliyordu. Alerjilerin ekseriyetle bedenin tanımadığı bir proteine reaksiyon göstermesinden kaynaklandığını düşündüğümüzde, alerjik bir yansıyı tetikleyebilecek bir karbonhidratla karşılaşmak çok alışılmadıkydı.
Bu gizem çözülmüş olsa bile hastaların bu hassaslığı nasıl geliştirdiği birinci etapta çözülemedi; lakin bunun niye olabileceğine dair birkaç argüman mevcuttu. Bu savlardan birisi Amerikan kenesi (Amblyomma americanum) tarafınca taşınan bir hastalık olan Rocky Mountain benekli humması olaylarıyla kuşkulu bir biçimde örtüşen bir hadiseler modeliydi. İkincisi ise sığır eti yedikten daha sonra şiddetli alerjik tepkiler gösteren bir avcıyla talih yapıtı denk gelmekti. esasen kuşkulu olan Platts-Mills, adama kene ısırıklarını sordu ve aldığı yanıtla olayın iç yüzünü yavaş yavaş anlamaya başladı. tıpkı vakitte araştırmacıyı nihayetinde ikna eden şey, hastalıkla ilgili kendi şahsi tecrübesi oldu. İsteksizce kuşkularını test etmeye çalışan Platts-Mills, konutunun yakınındaki dağlarda bir yürüyüşe çıktı ve şahsen kendisi bir kene tarafınca ısırıldı. O yılın ilerleyen vakit içinderında Platts-Mills’te kuzu pirzolası, hayli tanıdık bir alerjik tepkiye niye oldu.
AGS’nin daha güzel anlaşılması için daha fazla araştırmaya muhtaçlık var
Günümüzde bilim adamları, insanları kuzu ve sığır eti üzere etlerde bulunan karbonhidratlara karşı hassaslaştıran şeyin kene tükürüğündeki proteinlere yapışan alfa-gal olduğundan eminler. Yemek pişirmek onu yok etmeyi başaramadığı için alfa-gal bedenimizin içine girdiğinde bedenimiz buna çok reaksiyon gösteriyor. Kısa bir süre evvel olayı açıklanan çiftçiye gelecek olursak; uzun bir arayışın akabinde sonunda durumun ne olduğunu anlayan hekimleri buldu. Belirtiler birinci ortaya çıktıktan yedi yıl daha sonra bir arkadaşı ona AGS’den bahsetti. Bunun üzerine hasta, tabiatı gereği işinin yaygın bir tehlikesi olan kenelerle ilişkiyi çok süratli bir biçimde kurdu. Bunu takiben diyetinden kırmızı eti çıkaran çiftçi, 8 yıldır alfa-gala bağlı rastgele bir alerjik tepki göstermedi.
Öbür bir yandan araştırmalara göre nispeten yeni bir hastalık olan AGS’ye dair yaygınlığı ile ilaçlara ve bileşenlerine karşı potansiyel tepkiler üzere, öbür hastalıklar ve tedavilerle etkileşimleri hakkında öğrenecek hayli şeyimiz var üzere duruyor.
Hamburger yedikten saatler daha sonra belinde ve kollarında kızarıklar fark eden bahtsız adam birinci olarak bunun niçinini anlamadı; sonuçta bahsi geçen alerjinin yani Alfa-gal sendromunu (AGS) semptomlarını sıradan bir kene ısırığından ayırt etmek pek de kolay değil. Kurdeşen ve kızarıklıklar her ortasında et bulunan bir yemek yediğinde ortaya çıkmıyor ya da bir hafta ortasında birkaç kere ortaya çıkabiliyor ve hatta nadiren bu sıkıntılara nefes darlığı da eşlik ediyordu. Mevsimsel alerjiler ve 21 yaşında kaptığı HIV hastalığı sebebiyle çok karmaşık bir hastalık geçmişine sahip olan adam, senelerca semptomları için bir fazlaca doktora görünse de hastalığına kesin bir tespit konulamamıştı. Şimdiye kadar.
ABD’nin kimi bölgelerinde yaşayan insanların yaklaşık yüzde 3’ü AGS semptomları gösteriyor
senelerca şikayetleri sebebiyle doktora gitmek zorunda kalan adama bir hayli tahlil önerildi. Kıyafetlerini yıkadığı deterjanını değiştirdi ve yeni kıyafetler aldı; lakin bu tedbirler hiç bir işe yaramadı. Besin alerjisi olabileceği mümkünlüğü ise daha tabip ziyaretlerinin en başında listeden çıkarıldı; zira adamın başına gelenin tersine, bir yiyeceğe alerjiniz olduğunda semptomları yiyeceği yedikten saatler daha sonra değil dakikalar ortasında gösterirsiniz. Öte yandan bu adamın başına gelen şey daha evvel duyulmamış bir olay da değil. ABD’nin kimi bölgelerindeki nüfusun yaklaşık yüzde 3’ünün AGS ile alakalı çeşitte semptomlara sahip olduğu bildiriliyor; lakin yaygınlığı hakkında hala daha fazlaca az şey biliniyor. Hiç elbet insanlık tarihi boyunca uzanan bir hastalık için araştırmacılar ise yalnızca son 20 yıldır ayrıntılı araştırmalar yapıyor.
2002 yılında, kanser ilacı cetuximab ile tedavi edilen kanser hastalarında alerjik yansılara dikkat çeken alerji araştırmacısı Thomas Platts-Mills belli etlere ve et mamüllerine karşı alerjik tepki yaşadığını sav eden şahıslarla karşılaşmış; fakat o sırada ikisi içinde rastgele bir irtibat kuramamıştı. Ortadan geçen senelerla birlikte ABD’de önemli cetuximab tepkileri olayları da artış göstermeye devam etti. En sonunda 2008 yılında Platts-Mills, sorunun temel niçininin galaktoz-alfa-1,3-galaktoz ismi verilen bir karbonhidrata karşı IgE antikor reaksiyonu, yani özetlemek gerekirse alfa-gal sendromu olduğunu tespit etti. İnsanlarda bulunmasa da bir epey çeşitli hayvanda bulunan bir şeker olan alfa-gal; bir biçimde kemoterapi tedavisini elde etmek için kullanılan transgenik farelerden transfer ediliyordu. Alerjilerin ekseriyetle bedenin tanımadığı bir proteine reaksiyon göstermesinden kaynaklandığını düşündüğümüzde, alerjik bir yansıyı tetikleyebilecek bir karbonhidratla karşılaşmak çok alışılmadıkydı.
Bu gizem çözülmüş olsa bile hastaların bu hassaslığı nasıl geliştirdiği birinci etapta çözülemedi; lakin bunun niye olabileceğine dair birkaç argüman mevcuttu. Bu savlardan birisi Amerikan kenesi (Amblyomma americanum) tarafınca taşınan bir hastalık olan Rocky Mountain benekli humması olaylarıyla kuşkulu bir biçimde örtüşen bir hadiseler modeliydi. İkincisi ise sığır eti yedikten daha sonra şiddetli alerjik tepkiler gösteren bir avcıyla talih yapıtı denk gelmekti. esasen kuşkulu olan Platts-Mills, adama kene ısırıklarını sordu ve aldığı yanıtla olayın iç yüzünü yavaş yavaş anlamaya başladı. tıpkı vakitte araştırmacıyı nihayetinde ikna eden şey, hastalıkla ilgili kendi şahsi tecrübesi oldu. İsteksizce kuşkularını test etmeye çalışan Platts-Mills, konutunun yakınındaki dağlarda bir yürüyüşe çıktı ve şahsen kendisi bir kene tarafınca ısırıldı. O yılın ilerleyen vakit içinderında Platts-Mills’te kuzu pirzolası, hayli tanıdık bir alerjik tepkiye niye oldu.
AGS’nin daha güzel anlaşılması için daha fazla araştırmaya muhtaçlık var
Günümüzde bilim adamları, insanları kuzu ve sığır eti üzere etlerde bulunan karbonhidratlara karşı hassaslaştıran şeyin kene tükürüğündeki proteinlere yapışan alfa-gal olduğundan eminler. Yemek pişirmek onu yok etmeyi başaramadığı için alfa-gal bedenimizin içine girdiğinde bedenimiz buna çok reaksiyon gösteriyor. Kısa bir süre evvel olayı açıklanan çiftçiye gelecek olursak; uzun bir arayışın akabinde sonunda durumun ne olduğunu anlayan hekimleri buldu. Belirtiler birinci ortaya çıktıktan yedi yıl daha sonra bir arkadaşı ona AGS’den bahsetti. Bunun üzerine hasta, tabiatı gereği işinin yaygın bir tehlikesi olan kenelerle ilişkiyi çok süratli bir biçimde kurdu. Bunu takiben diyetinden kırmızı eti çıkaran çiftçi, 8 yıldır alfa-gala bağlı rastgele bir alerjik tepki göstermedi.
Öbür bir yandan araştırmalara göre nispeten yeni bir hastalık olan AGS’ye dair yaygınlığı ile ilaçlara ve bileşenlerine karşı potansiyel tepkiler üzere, öbür hastalıklar ve tedavilerle etkileşimleri hakkında öğrenecek hayli şeyimiz var üzere duruyor.