ahmetbeyler
New member
Akciğer, mide, bağırsak, beyin, prostat, göğüs, kolon, deri, ağız, karaciğer, mesane, kemik, kolon, pankreas, tiroid, gırtlak, lenf ve dahası… Bu kadar epeyce kanser tipi varken kalbin kanser olmaması dikkatinizi çekmiş olabilir. Bunun sebebi, kalbin çalışma biçimiyle alakalı.
Kanserin niye kalbi teğet geçtiğini anlayabilmek için hastalığın tam olarak nasıl oluştuğunu ve hayati organımız kalbin işleyişini bilmemiz gerekiyor. İşte açıklaması:
Kanser nasıl oluşur?
Bedenimiz gün ortasında çeşitli toksinlere, asitlere, enzimlere, UV ışınlarına ve daha epey sayıda ziyanlı hususa maruz kalır. Hücrelerimiz ve dokularımız hasar gördükçe, kök yahut progenitör hücreler, kaybedilenlerin yerine geçmek için faal olarak bölünür; yani hücrelerimiz yenilenir.
Bedenimizin bu tamirat sürecinde bir hücre her bölündüğünde DNA’sını kopyalar, işte bu basamakta kimi vakit kusurlar olur. Aslında hücreler bu yanılgılara kolay kolay müsaade vermez, yanılgı denetim düzenekleri ve DNA tamirat süreçleri sağlamdır. Ama hücresel gerilimin fazla yaşandığı derimizde 37 trilyon kadar hücre bulunur, bu yüzden sayı bu kadar fazla olduğu için genetik mutasyonların ortaya çıkması şaşırtan değildir.
Hücre sayısı bu kadar fazla olunca ve ziyanlı hususların yoğunluğu da buna eklenince hücreler genetik mutasyon biriktirebilir ve kanserli hale gelebilir. Yani maalesef beden kendini düzgünleştirmek isterken bir kusur niçiniyle kanserli dokuları ortaya çıkararak kendini daha büyük tehlikenin ortasına atıyor. pek ironik bir durum!
Pekala kalp niye kanser olmaz?
Hücrelerin bölünüp yenilenme sayısı arttıkça kanserin oluşma ihtimalinin arttığından kelam ettik. Kalp, bedenimizin geri kalanının bilakis epey fazla hücre yenilenmesine sahip değildir. Kalpteki dokuların güzelleşmesi hücre bölünmesiyle değil, yüklü olarak “fibroz” denen bir müddetçle gerçekleşir.
Kalpte gerçekleşen hücre bölünmesi sayısı o kadar azdır ki doğduğumuz andaki kalp hücrelerinin yarısı tüm hayatımız boyunca bizimle kalır. İşte bu yüzden hücrelerin bölünürken/yenilenirken yaptıkları kusur niçiniyle ortaya çıkan kansere kalpte hayli nadiren rastlanır. Ayrıyeten kalp, kanserojen unsurlara derimiz, sindirim sistemimiz, akciğerimiz kadar maruz kalmaz.
Buna karşın, kalp kanserinin oluşma ihtimali vardır.
Bilimsel araştırmalara bakılırsa; kalp kanseri yaklaşık 1 milyon şahıstan 34’ünde görülebiliyor. Sarkom isimli kalp kanseri cinsinde kanser kemiklerde yahut yumuşak dokuda başlar. Son derece azdır lakin vefat oranı fazlaca fazladır.
Kalbin, metastaz yoluyla kanserden etkilenmesi yaygındır. Yani lenf yahut damar yoluyla öbür organlardan sıçrayabilir. Böbrek, akciğer, göğüs kanserlerinin metastatik formları ile lenfoma, melanom ve lösemi, kalbe tesir edebilen yaygın kanser çeşitlerindendir.
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5
Kanserin niye kalbi teğet geçtiğini anlayabilmek için hastalığın tam olarak nasıl oluştuğunu ve hayati organımız kalbin işleyişini bilmemiz gerekiyor. İşte açıklaması:
Kanser nasıl oluşur?
Bedenimiz gün ortasında çeşitli toksinlere, asitlere, enzimlere, UV ışınlarına ve daha epey sayıda ziyanlı hususa maruz kalır. Hücrelerimiz ve dokularımız hasar gördükçe, kök yahut progenitör hücreler, kaybedilenlerin yerine geçmek için faal olarak bölünür; yani hücrelerimiz yenilenir.
Bedenimizin bu tamirat sürecinde bir hücre her bölündüğünde DNA’sını kopyalar, işte bu basamakta kimi vakit kusurlar olur. Aslında hücreler bu yanılgılara kolay kolay müsaade vermez, yanılgı denetim düzenekleri ve DNA tamirat süreçleri sağlamdır. Ama hücresel gerilimin fazla yaşandığı derimizde 37 trilyon kadar hücre bulunur, bu yüzden sayı bu kadar fazla olduğu için genetik mutasyonların ortaya çıkması şaşırtan değildir.
Hücre sayısı bu kadar fazla olunca ve ziyanlı hususların yoğunluğu da buna eklenince hücreler genetik mutasyon biriktirebilir ve kanserli hale gelebilir. Yani maalesef beden kendini düzgünleştirmek isterken bir kusur niçiniyle kanserli dokuları ortaya çıkararak kendini daha büyük tehlikenin ortasına atıyor. pek ironik bir durum!
Pekala kalp niye kanser olmaz?
Hücrelerin bölünüp yenilenme sayısı arttıkça kanserin oluşma ihtimalinin arttığından kelam ettik. Kalp, bedenimizin geri kalanının bilakis epey fazla hücre yenilenmesine sahip değildir. Kalpteki dokuların güzelleşmesi hücre bölünmesiyle değil, yüklü olarak “fibroz” denen bir müddetçle gerçekleşir.
Kalpte gerçekleşen hücre bölünmesi sayısı o kadar azdır ki doğduğumuz andaki kalp hücrelerinin yarısı tüm hayatımız boyunca bizimle kalır. İşte bu yüzden hücrelerin bölünürken/yenilenirken yaptıkları kusur niçiniyle ortaya çıkan kansere kalpte hayli nadiren rastlanır. Ayrıyeten kalp, kanserojen unsurlara derimiz, sindirim sistemimiz, akciğerimiz kadar maruz kalmaz.
Buna karşın, kalp kanserinin oluşma ihtimali vardır.
Bilimsel araştırmalara bakılırsa; kalp kanseri yaklaşık 1 milyon şahıstan 34’ünde görülebiliyor. Sarkom isimli kalp kanseri cinsinde kanser kemiklerde yahut yumuşak dokuda başlar. Son derece azdır lakin vefat oranı fazlaca fazladır.
Kalbin, metastaz yoluyla kanserden etkilenmesi yaygındır. Yani lenf yahut damar yoluyla öbür organlardan sıçrayabilir. Böbrek, akciğer, göğüs kanserlerinin metastatik formları ile lenfoma, melanom ve lösemi, kalbe tesir edebilen yaygın kanser çeşitlerindendir.
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5