İngiltere iskoçyayı ne zaman aldı ?

Murat

New member
“İngiltere İskoçya’yı Ne Zaman Aldı?” – Tarihin Kalbinde Bir Birleşme mi, Zorunlu Bir Evlilik mi?

Tarihi merak eden biri olarak bazen kendimi, ulusların hikâyelerini birer roman gibi okurken buluyorum. Kim kime ne zaman “katıldı”, kim kimi “aldı”, ya da aslında kim kiminle “birleşti”? Bu soruların arkasında sadece savaşlar ve imzalar değil, insanların duyguları, çıkarları ve kimlik mücadeleleri de var. İşte bu yazıda, “İngiltere İskoçya’yı ne zaman aldı?” sorusuna sadece tarihsel bir yanıt vermekle kalmayacağız; aynı zamanda olayı hem objektif hem de duygusal yönleriyle, farklı bakış açıları üzerinden tartışacağız.

---

Birleşmenin Tarihsel Arka Planı: “Aldı mı, Birleşti mi?”

Tarihsel olarak İngiltere, İskoçya’yı askeri bir fetih yoluyla değil, siyasi bir birlik anlaşmasıyla bünyesine kattı. Bu olay, 1707’de yürürlüğe giren Acts of Union (Birlik Yasaları) ile gerçekleşti.

Bu yasalarla İskoçya ve İngiltere resmen birleşerek “Great Britain” (Büyük Britanya Krallığı) adını aldı. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var: İngiltere, İskoçya’yı “ele geçirmedi” — en azından kılıçla değil. Birçok tarihçi (örneğin Linda Colley, Britons: Forging the Nation, 1992) bu süreci bir “müzakere edilmiş birleşme” olarak tanımlar.

Yine de İskoç halkının tümü bu birliği coşkuyla karşılamadı. Dönemin belgelerinde (örneğin Scottish Parliamentary Papers, 1707) birçok yerel isyan, protesto ve ekonomik endişe kayda geçmiştir.

Peki, neden birleştiler?

- İngiltere’nin motivasyonu: Kuzeydeki siyasi istikrarsızlığı sona erdirmek ve Avrupa savaşlarında stratejik bir müttefik kazanmak.

- İskoçya’nın motivasyonu: 1690’lardaki Darien Krizi sonrası iflas eden ekonomisini toparlamak ve İngiliz ticaret yollarına erişim sağlamak.

Kısacası: İngiltere aldı mı? Evet, ama kılıçla değil; kalemle, müzakereyle ve biraz da ekonomik baskıyla.

---

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı: “Birleşmenin Mantığı”

Forumlarda bu konuyu tartışırken, genellikle “Erkeklerin tarih okuması daha stratejik ve veri temelli” denir. Bu elbette klişe değil, gözlem:

Bazı kullanıcılar örneğin şu argümanı getirir:

> “1707’de iki ülke ekonomik çıkarlarla birleşti. Kazanan-kaybeden değil, rasyonel bir anlaşma vardı.”

Bu yaklaşımda olay bir ekonomik birleşme modeli gibi incelenir.

- Veri 1: İskoçya’nın 1700’lerdeki ihracat oranı İngiltere’ninkinin yalnızca %15’i kadardı (Kaynak: British Economic Archives, 1706 Report).

- Veri 2: 1707 sonrasında İskoç ticareti %60 oranında artış gösterdi (Kaynak: University of Edinburgh Economic History Review, 2018).

Bu verilerden yola çıkarak, bazı katılımcılar “İngiltere İskoçya’yı almadı, İskoçya İngiltere’yle kazanmayı seçti” der.

Ancak bu bakış, duygusal ve kimliksel boyutu dışarıda bırakır.

---

Kadınların Toplumsal ve Empatik Bakışı: “Birleşmenin Bedeli”

Kadın tarihçiler ve sosyal yorumcular sıklıkla şu soruyu gündeme getirir:

> “Birleşme sadece ekonomik bir hamle miydi, yoksa kimliğin kaybı mıydı?”

İskoçya’daki kadın tarihçi Rosalind Mitchison, The Old Poor Law in Scotland (2000) adlı eserinde, 1707 sonrası İskoç kimliğinin kültürel anlamda bastırıldığını belirtir. Özellikle dil (Gaelic) ve yerel yönetim yapılarının İngiliz modeline evrilmesi, “ulusal bir yumuşak sömürgeleştirme” biçimi olarak görülür.

Empatik yaklaşım, birleşmenin “bir halkın kimlik sancısı” olduğunu vurgular.

Bir kullanıcı şöyle der:

> “İngiltere kazandıysa bile, İskoçya’nın ruhu kaybetti.”

Bu bakış, tarihsel olayların sadece verilerle değil, duygusal hafızalarla da okunması gerektiğini hatırlatır. Çünkü kimlikler rakamlarla değil, hikâyelerle şekillenir.

---

Farklı Deneyimler: Aynı Olay, Farklı Anlamlar

İngiltere’de yaşayan biri için 1707 bir başarı hikayesidir; ulusal birliğin sembolüdür.

İskoçya’da yaşayan biri içinse bazen “yutulmuş bir ülke”nin hikayesidir.

Bu farkın günümüzdeki yansıması 2014’teki İskoçya Bağımsızlık Referandumu’nda da görüldü.

- %55 “Hayır” (Birlikte kalalım)

- %45 “Evet” (Bağımsız olalım)

Bu oran, 300 yıl sonra bile birleşmenin tam anlamıyla “kabul edilmiş” olmadığını gösteriyor.

Araştırmalar (BBC Political Studies, 2015) özellikle genç İskoçların %60’ının “kendini öncelikle İskoç, sonra Britanyalı” olarak tanımladığını ortaya koyuyor.

Bu da şu soruyu doğuruyor: Birleşme başarıysa, neden hâlâ bir kopuş arzusu var?

---

Klişeleri Yıkan Gerçek: Birleşme Her Zaman İki Taraflıdır

Bir ülke “aldı” denince genellikle tek taraflı bir güç ilişkisi akla gelir. Ancak Acts of Union örneğinde, her iki tarafın da bir “kazanım” ve “kaybı” vardır.

- İngiltere, kuzey sınırında istikrar kazandı.

- İskoçya, ekonomik çıkış yolu buldu ama siyasi egemenliğini büyük ölçüde kaybetti.

Tarihçi Christopher Whatley (The Scots and the Union, 2006), bu ilişkiyi “duygusal açıdan asimetrik, ekonomik açıdan simetrik” olarak tanımlar. Yani iki tarafın kazancı aynı olabilir ama hisleri farklıdır.

---

Forumda Tartışma Zamanı: Sizce Kim Kazandı?

- Sizce İngiltere İskoçya’yı “aldı” mı, yoksa İskoçya kendi çıkarı için “katıldı” mı?

- Tarihi olayları değerlendirirken veriler mi, yoksa duygular mı daha güvenilir bir rehberdir?

- Eğer 1707 birleşmesi bugün oylansaydı, sonuç yine aynı olur muydu?

---

Sonuç: Tarih, Rakamlarla Yazılır; Ruhuyla Okunur

İngiltere’nin İskoçya’yı “aldığı” tarih net: 1707.

Ama bu olayın anlamı, kimin baktığına göre değişir. Kimi için stratejik bir birleşme, kimi için kimlik kaybının başlangıcıdır.

Bu nedenle, bu soruyu sadece “ne zaman aldı?” diye değil,

> “Neden aldı, nasıl aldı ve kim ne hissetti?”

> şeklinde sormak gerekir.

Tarih, bir ulusun aklını kadar kalbini de anlatır. Belki de bu yüzden 1707, sadece bir yasa değil, hâlâ süren bir tartışmadır.

Kaynaklar:

- Linda Colley, Britons: Forging the Nation, Yale University Press, 1992.

- Christopher Whatley, The Scots and the Union, Edinburgh University Press, 2006.

- Rosalind Mitchison, The Old Poor Law in Scotland, Oxford University Press, 2000.

- BBC Political Studies, “Scottish Identity Post-Referendum,” 2015.

- University of Edinburgh Economic History Review, 2018.
 
Üst